hizmetlerimiz

çekici bir gülümsemeyle kalıcı etki yaratın...

CERRAHİ VE İMPLANTOLOJİ

İmplant, çeşitli nedenlerle kaybedilen dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay titanyum diş kökleridir. İmplantlar geleneksel kaplama ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlarken, yüzünüzde doğal bir görünümü de beraberinde getirir. İmplant, rahat ve güvenilir bir uygulamadır. Operasyon lokal anestezi ile hiçbir ağrı ve rahatsızlık duyulmadan yapılabilir. Gerekli durumlarda genel anestezi de uygulanabilir.

Diş implantı yaptırmanın en büyük avantajı sabit bir implant proteze sahip olmaktır. Tedavi sonrası yapılan protezler doğal dişe en yakın yapıyı oluştururlar. İmplant üstü protezler, geleneksel protezlere oranla daha iyi çiğneme ve konuşma fonksiyonu sağlamaktadır ve diğer protezlere oranla çok daha estetik görünüme sahiptir. İmplant sayesinde diş eksikliği, yandaki sağlam dişlere dokunulmadan giderilebilmektedir. İmplantlar ile desteklenmiş total protez kullanan kişilerde, protez tutuculuğunun artmasını sağlar. Başarılı uygulanmış ve hijyen kriterlerine uygun kullanılmış bir implant, ömür boyu kullanılabilmektedir.

Son yıllarda sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemi olan implant uygulamaları sonrasında birçok hasta aynı gün sosyal hayata dönebilmektedir. İmplant tedavisinin ikinci aşaması olan, implant üstüne yapılacak protezler için operasyondan sonra implantın çene kemiği ile biyolojik olarak kaynaşması için 2-4 ay kadar beklenmesi gerekmektedir. Protez aşaması ise ortalama bir haftada tamamlanır.
Gömük 20 yaş dişlerinin problem olmasının nedeni, bu dişe ihtiyaç kalmaması ve çenelerimizin gittikçe küçülmesidir. Çenelerimiz küçüldükçe 20 yaş dişleri kendine yer bulmak için zorlanmakta ve dolayısıyla diğer dişler gibi sürememektedir. Kendine yer bulamayan 20 yaş dişleri öndeki dişi ittirerek baskı yapmakta ve bu da çapraşıklığa neden olmaktadır. Ayrıca çok geride olmaları ve etraflarındaki diş etinin normal anatomik yapıda olmaması nedeniyle kolayca iltihaplanabilmektedirler. Önemli olan 20 yaş dişlerinin gelişiminin devamlı kontrol edilmesidir.

Tam gömülü 20 yaş dişleri: Tam gömülü 20 yaş dişleri, sadece röntgen filmleri ile görülebilir. Röntgen ile takip edilmeleri gerekir. Öndeki dişin köklerine dahi baskı yapabileceklerinden, periyodik olarak takip edilmeleri gerekmektedir.

Kısmen çıkmış 20 yaş dişleri: En çok sorun çıkaranlardır. Tam çıkamadıkları için öndeki dişe baskı yaparak çıkmaya çalışırlar. Üzerlerindeki diş eti parçası (kapşon), zamanla arasına yemek artıklarının kaçması ve bakteri üremesi nedeniyle iltihaplanır. Dişin etrafındaki diş etinin iltihaplanması sonucunda ağrı, şişlik, abse oluşur. Zor temizlendiği için çürük için uygun ortam oluştururlar, komşu dişleri de çürütebilirler.

Tamamen çıkmış 20 yaş dişleri: Genellikle sorun çıkarmazlar fakat çok geride oldukları için fırçalanmaları zordur. Bu nedenle ağız bakımı çok iyi olmayan hastalarda koruyucu bir önlem olarak çekilmeleri tavsiye edilir.
Günümüzde diş eti estetiği yani pembe estetik en az diş estetiği kadar önem kazanmıştır. Doğal, sağlıklı ve hoş görünümlü dişlerin vazgeçilmezi olarak diş eti sağlığı ve düzgünlüğü ön plana çıkmaktadır. Göze hoş gelen, uyumlu ve temiz bir gülümseme oluşturmanın ilk adımı diş ve dişeti uyumunu sağlamaktır. Güldüğümüzde gözüken dişeti miktarı, dişlerimizin görünümünü de etkiler. Asimetrik dişeti kenarları, dişlerimizin düzensiz ve gülüş hattımızın eğri olduğu izlenimini verir. Eğer dişetlerimiz çekilmişse, dişlerimiz olduğundan daha uzun görünür. Gülerken ya da konuşurken fazlaca gözüken diş etleri (gummy smile) tüm görünümü kötü etkileyebilir.

Bu sorunları gidermek, yeni teknolojiler ile kanamasız ve dikişsiz olarak, genellikle tek seansta, periodontologlar tarafından yapılan dişeti estetiği uygulamaları sayesinde mümkün olmaktadır.
Ağız içinde herhangi bir yerde odontojenik (diş kaynaklı) kistler oluşur. Ağrı veya şişliğe sebep olarak hasta tarafından farkedilir veya hiç farkedilmeden oldukça büyük boyutlara ulaşabilir. Çene kistinin bulunduğu bölgeye ve büyüklüğüne göre tedavi yöntemleri farklılıklar gösterse de ağız ve diş cerrahları tarafından alınmaları gerekir.

Yapılan muayenede kistle ilişkili olduğu saptanan dişlere öncelikle kanal tedavisi yapılır. Kistin olduğu bölgede diş eti anestezik jellerle uyuşturulduktan sonra yine son derece ağrısız bir şekilde dijital anesteziyle uyuşturulur. Kiste ulaşımın en kolay olduğu yerden diş eti kaldırılır ve mümkün olan en az miktarda kemik kaldırılarak kiste ulaşılır. Tüm sınırlarından temizlenerek dikişlerle kapatılır ve kalan sağlıklı kemik iyileşmeye bırakılır. Kist daha önce iltihaplanmamışsa kemik toz konularak daha hızlı iyileşmesi sağlanır. Alınan parçanın ise patoloji laboratuvarında incelenmesi gerekir.

Çok büyük boyutlu olduğu saptanan çene kistlerinin genel anestezi altında alınması gerekir. Muayene esnasında doktorunuz işlemin nasıl yapılacağına karar verir.
Sert doku greftleri: Cerrahi operasyonlar esnasında kemik kaybının ileri boyutta olduğu bölgelerde yapay veya doğal kaynaklı kemik tozu uygulamaları ile kemik yapımı uyarılır. Kemik kaynağı kişinin kendi iskeletinin bazı bölgelerinden alınabildiği gibi günümüz teknolojisinde insan harici canlı kaynaklardan elde edilebilmektedir. insan kadavraların da yapay kemik elde edilebilir. Sentetik bazı minerallerden yapay olarak da kemik tozu ve blokları elde edilip hastalara uygulanabilmektedir. Hatta son teknolojiyle hastadan alınan üç boyutlu tomografi ile kişinin kemik boşluğuna birebir uygun lego parçası gibi spesifik kemik blokları da üretilebilmektedir.

Yumuşak doku greftleri: Anatomik hatalar ya da dişeti hastalıkları sebebiyle bir veya birkaç dişte meydana gelen belirgin dişeti çekilmelerinin, diş köklerinde var olan problemlerin kemiğe oradan da yumuşak dokuya etki yapıp doku eksikliği yaratması sonucu oluşan problemin giderilmesi için; ağzın farklı bir bölgesinden(genellikle damak) alınan yumuşak doku parçasıyla örtülmesi işlemidir. Sert doku greftlerinde olduğu gibi yumuşak doku greftlerinde de sentetik olarak üretilenler veya insan dışı canlılardan alınarak gerekli sterilizasyon işleminden sonra hastaya uygulanabilen yumuşak doku materyalleri bulunmaktadır.

Teknolojinin gelişmesi ile gerek sert doku gerek ise yumuşak doku takviyeleri hastalar için ikinci bir yara bölgesinin oluşmasına ihtiyaç duymadan kolayca ve daha az travmatik şekilde bu problemlerin çözülmesi sağlanmıştır.
Lazer, bir elektromanyetik ışık yükselticisi tarafından üretilen yoğunlaştırılmış enerjiye sahip doğrusal hareket eden bir ışınımdır. Diş hekimliğinde bu enerji dokular içerisindeki su moleküllerini buharlaştırarak dokuyu parçalamakta kullanılır.

Lazer ile cerrahi müdahaleler kanamasız yapılabilir. Küçük müdahalelerde anestezi gerekmez. Hem operasyon sırasında hem de iyileşme döneminde zamandan tasarruf sağlar. Lazer ışını kanamayı azaltması ve dokuya az hasar vermesi dolayısıyla cerrahi operasyonların çeşitli aşamalarında kullanılır. Lazer desteği alınan cerrahi işlemler sonrası şişlik, morarma, ağrı gibi komplikasyonlar görülmez.

Diş hekimliğinde; beyazlatma işleminden implanta, diş eti tedavilerinden gülüş tasarımına kadar birçok işlemde lazerli tedavi yöntemleri uygulanabilir.
Diş röntgeni diş, çene kemikleri ve diş eti seviyesinin klinik muayenede görülmeyen kısımları hakkında fikir edinmek amacıyla X ışını yardımıyla elde edilen radyolojik görüntülerin adıdır.

Radyolojik teşhis amaçlı iki farklı diş röntgeni çeşidi olup bunlar tüm ağzın ve dişlerin bir arada görüldüğü panoramik röntgen filmi ve dişlerin tek tek görüldüğü periapikal röntgen filmidir. Diş filmleri analog film üzerine basılabileceği gibi RVG ve osfor plak gibi arayüzler yardımıyla digital olarak da görüntülenebilmektedir. Ayrıca özellikle çene cerrahisi ve implant uygularında gerektiğinde hastadan çene kemiklerinin tomografisi de istenebilmektedir.

Diş röntgenleri tedaviye başlanmadan önce teşhis, tanı ve planlama amaçlı istenebileceği gibi, tedavi süresince ve tedavi sonrasında kontrol amaçlı olarak da istenebilmektedir.