hizmetlerimiz

çekici bir gülümsemeyle kalıcı etki yaratın...

DİŞ TEDAVİLERİ

Ağızdaki bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturur. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına (demineralizasyon) ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olur.

Dolgu, dişteki tüm çürük temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluğun, o dişin normal formuna uygun ve ağızda uzun süre problem yaratmadan durabileceği bir madde ile restorasyonudur.

Diş hekimliğinin ilk zamanlarından beri uygulanan bu tedavi yöntemi, gelişen teknolojinin kullanılan materyaller üzerindeki etkisiyle, uzun süreli ve estetik beklentilerin karşılandığı tedavi seçeneğini hastalara sunmaktadır.

Günümüzde azı dişlerine, geleneksel yöntemlerle yapılan amalgam (gümüş) dolgu yerine, kompozit dolgular, porselen dolgular gibi, diş renginde ve şeklinde estetik dolgu materyalleri uygulanabilmektedir. Bu materyallerle yapılan dolgular, hem daha sağlam, hem daha estetik, hem de daha uzun ömürlüdür.
Kanal tedavisi, dişin içinde bulunan damar-sinir paketinin hastalıklarını tedavi etmek amacıyla yapılan tedavi işlemlerinin tümüne verilen isimdir. Kanal tedavisi sırasıyla röntgen eşliğinde kök boylarının ölçümü, ölçümler kılavuz alınarak pulpanın çıkarılması, kanalların şekillendirilmesi, kanalların yıkanarak dezenfeksiyonun sağlanması ve kanal içinde mikroorganizmaların varlığını sürdürmemesi için hava boşlukları bırakılmadan sıkıca doldurulması işlemlerinin tümüdür.

Kanal tedavisi yapılarak ağızda kalan diş, o bölgede çiğnemeye yardım etmeye devam edecek, bu şekilde yine o bölgedeki kemiğin aktif halde kalmasıyla beraber çene kemiklerindeki erimeyi de önleyecektir.

Pulpası (dişin içindeki kan damarları, sinirler ve bağ dokusunu içeren yumuşak doku) hasar görmüş diş tedavi olmaz ise enfeksiyon bütün dişe yayılabilir ve kök ucundaki dokulara ulaşarak dişin etrafını saran kemiği eritebilir.

Enfeksiyon kemiği delip yumuşak dokuya ulaşana kadar hasta şiddetli bir ağrı duyar ve yumuşak dokuya ulaşınca yüzde şişlik meydana gelir. Bu duruma akut abse denilmektedir. Bu durumlarda hasta sadece antibiyotik kullanıp gerekli müdahaleyi yaptırmazsa dişin kaybedilme riski artmaktadır.

Kanal tedavisinin başarısı kök sayısı, kanal şekli, sayısı ve darlığı ile direkt bağlantılıdır. Geçmişte sadece el aletleriyle yapılan bu tedavi teknolojinin gelişmesiyle daha kolaylaşmıştır. Eğri olması nedeniyle kök ucuna ulaşılamayan kanalların temizlenebilmesi, kanal boyunun tam ve doğru bir şekilde tespit edilebilmesi için dizayn edilen cihazlar yardımıyla kanal tedavisi başarı yüzdeleri artmıştır.
Tam diş protezleri, damaklı diş protezi olarak ta bilinen, ağızda dişlerin olmadığı durumlarda yapılan, alt ve üst damaklara oturan protezlerdir.

Kancalı diş protezleri, sabit protez uygulanamayan durumlarda yapılan protezlerdir. Dişsiz bölgenin önündeki dişe, protez kanca ile tutunduğu için bu isimle anılır.

Kancalı diş protezi aşamaları tam protez aşamalarıyla aynıdır. Kancalı diş protezleri de ölçü ve çeşitli provalar ile ortalama 5 seansta hazırlanır.
Hassas bağlantılı protezler, çok sayıda diş eksikliğinin olduğu ve sabit protezler ile tedavi yapılamadığı durumlarda uygulanan diş protezi tipidir. Dişlerde hazırlanan yuvalara oturan gizli tutucularından dolayı halk arasında "çıtçıtlı protezler" olarak ta bilinir.
Alt çeneyle üst çeneyi birbirine bağlayan çene eklemindeki kemiksel ve yumuşak dokularda görülen rahatsızlıklardır. Bu rahatsızlıkta sadece tıkırtı sesi gelmesi gibi basit semptomlardan, çenenin kilitlenmesine kadar ciddi semptomlar gözlenebilir. Birçok nedenden dolayı meydana gelebilir. (kaza, yanlış tedaviler, stres, uyurken diş gıcırdatma, alışkanlıklar vb). Çene eklemi rahatsızlığı zaman içerisinde artarak devam eder. Bundan dolayı tedaviye ne kadar erken başlanırsa tedavi başarısı da o kadar artmaktadır.

Çene eklemi rahatsızlığı bir gecede ortaya çıkmaz. Zaman içerisinde yavaş yavaş belirtiler verir ve tedavi geciktirilir ise bu belirtiler zamanla daha ciddi durumlara kadar gidebilir. (Çenenin kitlenmesi, çenenin çıkması, ağız açamama… vb)

Çeneyi açarken klik sesi, esnerken çenenin takılması, sabahları çenenin zor açılması, yemek yerken kulak bölgesinde ağrı, boyun ve sırt ağrıları (özellikle bayanlarda) gibi durumlar genel belirtileri arasındadır.
Sağlıklı diş eti; açık pembe renkte, mat, diş ile birleştiği yerde bıçak sırtı gibi sonlanan, yüzeyinde portakal kabuğunu andıran pütürler görülen bir dokudur. Fırçalarken veya yemek yerken kanamaz. Sağlıklı dişeti dişin boyun bölgesinde dişi çevreleyen bir oluk meydana getirir. "Dişeti oluğu" denilen bu yapı, hastalanan dokuda derinleşerek dişeti cebi adını alır. Cep oluşumu diş hekiminin hastalığı teşhis etmesinde belirleyici rol oynar.

Diş eti hastalıkları, dişi değil dişi çevreleyen ve destekleyen dokuları etkileyen enfeksiyon hastalıklarıdır. Hiç çürüğü olmayan dişler bile bu hastalık nedeniyle kaybedilebilir. Periodontal hastalıklar bir veya birçok dişi etkileyebilen; çocuklarda, büyüme çağındaki bireylerde, erişkinlerde ve yaşlılarda görülebilen toplumdaki en yaygın kronik hastalıklardır. Diş eti hastalıklarının tek bir esas etkeni vardır. Ağız floramız kaynaklı bakteriler, epitel ve diğer hücre döküntüleri, çeşitli tükürük proteinleri ve gıda artıkları diş yüzeyine sıkıca yapıştıklarında "mikrobiyal dental plak" adını alırlar. 24 saat içerisinde en az iki kez ağız dışına uzaklaştırılmayan bakteri plağı diş eti hastalığını başlatır.

Plağın dişlerin üzerini kaplaması fizyolojik bir süreç olup, önüne geçilmesi mümkün değildir. İlk bir kaç saat zararsız olan plak belli bir kalınlığa ulaşınca, içindeki bakteriler iltihaba neden olan toksik maddeler sentezlemeye başlarlar. Bu aşamadan sonra bakteri plağının diş yüzeyinden düzenli ve etkili şekilde uzaklaştırılmaması ile hastalık başlar. Genellikle ağrısız seyrettiği için hasta tarafından geç farkedilir ve sinsice ilerler. Bu nedenle çoğu vakada hekime geç müracaat edilir.

Diş çevresi destek dokular; diş eti, diş kökü, çene kemiği ve dişin kökünü çene kemiğine bağlayan liflerdir ve bu yapı "periodonsiyum" adını alır. Enfeksiyonun sadece diş etini etkilediği durumlar "gingivitis" olarak isimlendirilir. Gingivitisin belirtileri; kırmızı, şiş, parlak, yumuşak kıvamlı ve kolay kanayan dişetidir. Kanama en önemli belirtidir. Daha ileri olgularda dişeti ile birlikte yukarıda belirtilen diğer dokuların da etkilendiği durumlar "periodontitis" olarak tanımlanır. Periodontitisin belirtileri; diş etinde kanama, kırmızı/mavimsi-morumsu renk değişikliği, diş eti çekilmesi, diş eti büyümesi, dişlerde yer değiştirme, aralanma, uzama, sallanma, abse oluşumu, hassasiyet ve kötü ağız kokusudur. Ağrı genellikle abse oluşumu ile birlikte görülür. Sonuçta periodonsiyumda enfeksiyon, estetik bozukluk, çiğneme kaybı ve yapılacak protezleri taşıyamayacak hastalıklı ve desteği azalmış bir alt yapı meydana gelir.